Hangi yaşta olursak olalım bütün günümüz birşeylerin peşinden koşarak geçer. Hele İstanbul’da yaşıyorsanız -orada yaşayanlar daha iyi anlayacaktır- bu durum daha da içinden çıkılmaz bir hal alır. Bir arkadaşımın da dediği gibi bi yere gitmeye çalışırken adeta gitmiyoruz, sürükleniyoruz.
Günlük koşturmaca içinde bir noktada kendi kararlarımızın peşinden koşmayı bırakmak zorunda kalırız. Hangi seçim sonuca daha kolay ulaştıracaksa onun peşinden gitmeye başlarız, seçimlerimizin değil sürünün peşinden gitmeye başlarız. Ve tüm bunlar olurken beynimiz bir şeylere kilitlenmiş etrafı günden güne daha az görmeye başlar. Bi yerden sonra etrafımızı görmemeye, sıkıcı sohbetleri defalarca defalarca yaparak sıkışmış gibi aynı gereksiz cümlelerin içinde kalırız. Continue reading