Almanak 2018

Her yıl Aralık ortasında sabırsızlıkla yazdığım Almanağım için nedense bu sene bir türlü zaman ayıramadım. Benim için oldukça farklı, içime döndüğüm bir yıldı (30 yaş zeni geldi galiba 😀 hello thirties )

Arkadaşlarım ve ailem yakından bilir, çok uzunca bir zamandır yeni bir kiralık daire arıyordum. Şu an yeni yıla yeni evimde ailemle girmiş olmanın tatlı mutluluğu hala üzerimde, bir de tam geçmemiş sırt ağrılarım 😀

2017 yılının almanağında 2018 için Ben 2017 yılına geri baktığımda, yılın başında koyduğum uzmanlığa, olgunlaşma hedefinin yani public speaking konusunda, biraz sekteye uğradığı oysa organize edilmesine yardım ettiğim 10+ etkinlikle organizatör yönümün geliştiği ve free time’ımın çoğunu aldığı kanaatindeyim. Bu yüzden ne kadar kararlı olabilirim bilinmez, çünkü çok seviyorum, gdg ve wtm daha az organizasyon görevi alıp, daha çok kaynak üretme ve public speaking yapmaya, open source projeye zaman ayıracağım. Bakalım 2018’de geri dönüp baktığımda neler olacak.” diyerek kapatmışım.

Muhtemelen devfest sonrası büyük bir yorgunluk ardından bu kararı aldım ama aslında her ne kadar çok sevsem de iş dışındaki tüm zamanımın komuniti aktivitilerinden oluştuğu da bir gerçekti. Her zaman komunitilerin içerisinde olacağım, bu vazgeçilmez birşey ancak anlık bir kararla ya da tek bir sebeple olmasa da artık yer alma şeklim organizatör olarak değil. 2017 Almanağına yazılmış olsa da 2018 almanağının yazılışına yakın bir tarihte aktif bir organizatör olmayı bıraktım. Tabi ki benim yapmam gereken, ya da faydam dokunacak birşey ne zaman olursa her zaman, herkesin severek yanında olurum.

Sene sonu konferanslardan dolayı çok fazla seyahat ettiğim ve Aralık ayı yılbaşı partileriyle geçtiği için her sene Ocak ayını TV, pijama modunda dinlenerek geçiyorum. 🙂 Bu sene de farklı olmadı. Yılı hatırlamanın en güzel yolu, fotoğraflar. Bu noktada Google Photos ve Instagram çok faydalı oluyor.

Son 2 yıl içerisinde çok fazla arkadaşımı yurt dışına uğurladım. Yılın ilk fotoğrafı da yine tatlış bir arkadaşımızın veda turlarından olmuş. Dünyanın her yerinde arkadaşlarım var diyerek kendimi avutsam da, biraz buruk bir olay.

Kardeşim daha tıp ilk seçerkenden beri istediği nöroloji alanında tusu kazandı ve onu yeni dairesine yerleştirdik. Çeşitli komik fotolar olsa da tam istediğim gibi bir foto bulamadım.

WTM Turkey summit organize edildi. Ben de katılımcılardan biri olarak, Türkiye’nin 4 bir yanından gelen enerjileri yüksek, şahane insanlarla bir gün geçirme fırsatı buldum. Workshoplarla dopdolu geçen yorgun günün sonunda birkaç uber çağırıp, yemeğe gittik. Böyle bir günün sonunda şofürümüzün neden bunlarla çabaladığımız, çalıştığımız, evde oturmadığımız hakkında sinir bozucu yorumları da çok ironikti.

Bu arada Mart yani WTM dönemi geldi. Bu sene WTM döneminde çok fazla konferans gezdiğimi, birşeyler ürettiğimi söyleyemem. Benim için biraz daha aile zamanıydı. Anneannem rahatsızdı ve ailemin yanında olmak istiyordum. Ve maalesef sonunda kaybettik. Küçükken anneannemle çok fazla beraber zaman geçirirdik, onun evinde çok kalırdım. Benim için bir aile büyüğünden çok daha fazlaydı. Ve her zaman yaratıcığıyla, enerjisiyle de bir parçası içimde olacak. Çok kısaca da hikayesini anlatmak istiyorum. Anneannemin annesi(ve neredeyse annemin tüm akrabaları) 1923’de nüfus mübadelesiyle Türkiye’ye gelmiş ve tek bir kelime Türkçe bilmiyormuş. Çok yetenekli ve güzel olduğu aktarıla aktarıla geldi bana. Burada Bursa’lı biriyle evlenmiş ve anneannem dünyaya gelmiş. İkinci çocuklarına, anneannemin ikiz kardeşlerine hamileyken karlı bir günde hastaneye gitmeye çalışırken yolda vefat etmiş. Anneannem böylece 2 yaşında annesiz kalmış. Öğretmenleri tarafından çok zeki ve okumaya devam etmeli şeklinde yönlendirilse de benim hatırladığım orta öğretimden sonra okula devam edememiş. 18 yaşında da dedemle evlenmişler. Dedem erken yaşta felç geçirip vefat etmiş, ben hiç tanıyamadım. Dedemin mesleği erkek berberliğiymiş ancak berberlik şimdiki gibi çok para getiren bir meslek değilmiş o zamanlar, aile biraz kıt kanaat geçiniyormuş. Anneannem Almanca bir dergide örgü makinesi görmüş. O zamanlar da konfeksiyon bu kadar gelişmiş değil tabi. Sipariş verip Almanya’dan getirtmiş o makineyi. Herkes anneannemi örgücü Mediha olarak tanırdı ki bana da küçükken onda kaldığım zamanlarda örgü örmeyi öğretmişti. Örgü makinesi o kadar çok tutmuş ki o zamanlar hem son evinden önce oturdukları bahçeli, deniz manzaralı evin alınmasına hem de 3 çocuğun üniversite masraflarına çok ciddi katkısı olmuş. Son yıllarda gözleri rahatsızlanıp, son bir yılda da unutkanlığı başlayana kadar hem gündemi takip ederdi. Bizi görünce hep gülücükler saçardı, Umarım bi yerlerde çok mutlu ve huzurludur. Onun enerjisi, yaratıcılığı, güçlü duruşu her kadında olmalı. Kimse pes etmemeli.

Biraz hüzünlü bir geçiş oldu. Devam etmeye çalışalım. Çok öncesinden gitmek için söz verdiğim İsviçre’deki App Builders konferansına katıldım Nisan’da ve yine şahane insanlarla tanıştım. T-shirt credit goes to Burcu & Nazlı.

Burcu ve Nazlı demişken bu iki şahane insan kendi işlerini kurmak üzere bu sene garanti işlerinden ayrılıp, bir maceraya atıldılar ve şahane gidiyorlar. İkisiyle de gurur duyuyorum. Onların arkadaşları olmak, hikayelerini birinci ağızdan dinleyebilmek büyük ayrıcalık.

Bir de bu iki sarışını çok seviyorum. Her ikisi de birbirinden zeki, yaratıcı, becerikli, güzel. Muhteşem akıl hocaları, muhteşem arkadaşlar.

Women Techmakers olarak Haziran’a kadar yaklaşık ayda bir gibi bi düzende Coffee Talk etkinlikleri düzenleyip, yeni üye katma, insanlardan görüş olma gibi sebeplerle toplanıyorduk. Bunların bir tanesinde bir proje fikri çıktı. Aşağıdaki kare de o günden bir fotoğraf. (Şapşik kahküllerim olmasa daha güzel bir foto olabilirmiş.) Yaz boyunca her Perşembe akşamı bir grup insan toplanıp, geç saatlere kadar bu proje üzerinde çalıştık ancak ne yazık ki belli bir seviyeye getiremedik. Yaptığımız kısmında GDG Istanbul’un github adresinde project-x projeleri altında görebilirsiniz. Yine de ilk olması sebebiyle çok önemliydi. Amaç belli bir seviyeye getirip, hem kendimiz herşeyi kullanıp örnek olacağımız hem de sonrasında öğrencileri dahil edip, onların kariyerlerine katkı olacak bir projede yer almış olmalarını sağlamaktı ve de Suzan Üsküdarlı hocamızın fikriydi ama 2.5 3 ay sonrasında sürdürülebilirliğini maalesef yitirdi.

Şuraya bir de tatlış bir aile karesi serpiştirelim.

Mayıs sonu Google I/O için yine Amerika’ya gittik. Bu seferki biraz hastalıklarla dolu ve kısa bir yolculuktu ama yine de güzeldi. O an orada olmak bitmeyecek bir heyecan, paha biçilemez.

Bu da ekipten bir fotoğraf. Ara ara aynı renkler çoğunlukta olunca yaparız bunu 🙂

Eski çok kalabalık rakı sofralarımız artık olamasa (herkes gurbetçi) gurbetçiler arada bir bizi ziyarete geliyorlar. Bu da öyle nadir, şanslı, eğlenceli anlardan biri 😀 Bir de Craft Beer Lab çok güzel bir yer.

Ya da bu ve de tüm salaşlığıyla United Pub.

Bu yılın benim için en önemli golü yıllardır ertelediğim yelken eğitimini almış, çok sevmiş ve hayatımda her zaman olmasına karar vermiş olmam. Eşi benzeri olmayan bir meditasyon.


Bir diğer gol Tekirdağ tarafındaki şarap bağlarını, şarap tadım aktivitelerini çok merak ediyordum ama bir tam gün ayırıp bir türlü gidemiyordum. Barbare şarapları şahane, herkese tavsiye ederim.

Yıllardır şirket ha taşındı, ha taşınacak derken sonunda Pendik kampüsü açıldı. Şu an 2600 kişiyle herkes Pendik kampüsünde. Şahane bina olmuş, ama biraz şehre uzak 🙂 Geçiş parçalı yapıldı. Aşağıdaki fotoğraf yarısı Güneşli yarısı Pendik’te olan bir ekibin nedenini hatırlamadığım bir sebepten o gün komple Güneli’de olduğu günlerden birinde.

Ve bu minnoş insan hayatımın en büyük neşelerinden biri kardeşim Sena.

Yine yılın önemli olaylarından biri en yakın arkadaşlarımdan biri Melike bu sene içerisinde nişanlandı ve evlendi. Biz de bu sayede organizasyon yetkinliklerimizi geliştirdik 😀 Meloş’a mutluluklar. Ve de REM’in Rana’sını (REM – Rana , Elif, Melike) vesileyle İstanbul’a getirmiş olduk. Zamansız arkadaşlıkların olması, her zaman arayıp her şeyi anlatabileceğin insanlara sahip olmak çok önemli.

Bir de şu insanlarla bira içmek şahane. Artık eskisi kadar sık yapamasak da şuraya da yazayım 😀

Yılın sonu konferanslar ve seyahatlerle geçti. Aşağıda farklı şehirlerden ve konferanslardan kareler paylaşıyorum.

Özetlemek gerekirse, ailemle ve arkadaşlarımla daha çok zaman geçirdiğim, ertelediğim aktivitelere zaman ayırdığım, zor zamanlarımda meditasyon yapmaya başladığım, sakinleştiğim, durulduğum, yine güzel seyahat ettiğim bir yıldı. Önümüzdeki yıl için hedefim, çok büyük hedefler koymamak. Küçük hedeflerle minik adımlarla ilerlemek.  Ve herşeyi akışına bırakmak, günümü güzel ve mutlu geçirmeye çalışmak. Bu yılın bana öğrettiği buydu. Bakalım ne kadar kalıcı olacak.

Geçen senelere oranla daha az yurt dışı seyahatim olmuş gibi geldi. Ama yine de fena skor sayılmaz. Gitmediğim yerlere gitmek üzere planlar yapmaya başlamalıyım. İyi seneler.

Yurt dışı:

  • Lugano, İsviçre
  • Berlin, Almanya
  • SF, USA (2 kere)
  • Moskova & Nizhny Novgorod, Rusya
  • Prag, Çek Cumhuriyeti
  • Heraklion, Crete

Yurt içi:

  • Bursa (defalarca)
  • Sakarya
  • Kocaeli
  • Tekirdağ
  • Ankara
  • Antalya

One thought on “Almanak 2018

Add yours

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Twitter picture

You are commenting using your Twitter account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Create a free website or blog at WordPress.com.

Up ↑