“Hayat yolculuğunun amacı, mezara alımlı, iyi muhafaza edilmiş bir bedenin içinde değil, tekrar tekrar patinaj yapıp tozu dumana kattıktan sonra tamamen tükenmiş, sonuna kadar harcanmış bir halde bağıra bağıra “Vay canına! Ne yolculuktu be!” diyerek varmak olmalıdır.” by Hunter S.Thompson
Yeni bir yıla girerken bunu bir blog yazısıyla taçlandırmadan olmazdı. 🙂 2014 benim için hayatımdaki en eğlenceli, en ihtişamlı yıldı diyemem ama şunu kesinlikle söyleyebilirim ki, hayatımdaki bir kırılma noktası, bir geçiş dönemiydi – birçoğumuz için olduğu gibi.
Evet bazı şeyler değişti, hepimizin hayatında birçok şey değişti ama yeni yılı hiç bir zaman sevgileri, sıcaklıkları, samimiyetleri değişmeyen daimi dostlarımla beraber karşıladığım için mutluyum.
Hani derler ya gerçek dostlukların arasına ne kadar zaman, mesafe de girse aynıdır diye, aynen öyle. Ne kadar uzun süreyle konuşmasak da beraberken herşey hiç ayrılmamış gibi. Her şey, her yer eskisi gibi. Yine aynı anda gülüp, aynı şeye üzülür, duygulanır, aynı şeylere bıraktığımız yerden konuşmaya devam eder, gerekirse yine birbirimizi kardeşimiz gibi korumaya devam ederiz. 🙂
Zaman çok hızlı akıyor, o kadar ki fark edemiyoruz bile. Bir süre sonra günleri değil yılları karıştırmaya başlıyoruz. Gözaltlarımızdaki çizgilerin, halkaların ne zaman oluştuğunu ya da saçlarımızın ne zaman bu kadar beyazladığını hatırlamıyoruz.
Kendimize her yıl için hedefler koyup yolumuza devam etmek zorundayız. En azından böylece yıl sonunda yılın başında ne istediğimizi, hangilerini hala istediğimizi 🙂 hangilerini gerçekleştirdiğimizi görebiliriz.
Hiç birşey, hiç kimse için kendimizi üzmemeli, uzun süreli kafamızı meşgul eden her sorunda sınırlı sayıda yaşam süremizi boşa kullandığımızı unutmamalıyız. Hep devam etmeli, ilerlemeli, durmamalıyız. Daha çok denemeli, daha çok gezmeli, daha çok öğrenmeliyiz. Hata yapmaktan korkmamalıyız. Hata yapmak sadece doğru olmayan yolu öğrenmemizi sağlayacaktır. Daha çok insan tanımalıyız. Tanıdığımız her insan yeni bir hikayeyle yeni şeyler katacaktır bize. Hiç bir şeyi ertelememeliyiz, tabi düşünmeden yanlış kararlar da vermemeliyiz 🙂 Hayat çok kısa zamanın ne kadar hızlı aktığını unutmamalıyız. Yarın yaparım dediğimiz herşey için yarın olmayabilir. Denizi çok seviyorsak, buz gibi havada da o yürüyüşü yapmalıyız 😛
Kendimizi zorlamalı sınırlarımızı görmeye çalışmalıyız. Mesela şimdiye kadar hiç yapmadığımız ve yapamayacağımızı düşündüğümüz bir şeyi denemeliyiz. Eğer şimdiye kadar yönelimimiz daha teknikse sosyal bir alanda biraz kendimizi denemeliyiz, vs. Bu beynimizin farklı yönlerinin açılmasına daha geniş ve etkin düşünmeye yol gösterecektir. Bu yıl verdiğim en doğru kararın MBA’e başlamak olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.
Tüm bunlar içinde bir de değişmeyen birşeylere ihtiyacımız var. Böylece kim olduğumuzu hiç bir zaman unutmayız. Ben ailemi ve dostlarımı seçtim. Seçim sizin. 🙂 İyi yıllar..
Leave a Reply